Konu renk olunca herkesin beğenisi gerçekten farklı oluyor,25 yıllık mimarlık hayatımda bunu çok iyi öğrendim. Benim en favori rengim adaçayı yeşilini bir müşteriye önerdiğimde "Ayşegül'cüm biraz hastane rengi gibi değil mi?" diye kinaye içeren bir soru alabiliyordum veya antrasit gibi mimar arkadaşlar arasında "Ölü fare rengi" diye adlandırdığımız renk birden çok popüler olup yer duvar bana göre bu karamsar renkle donatılabiliyordu. Aslında biraz bilgi ve farkındalıkla rengin anlamlarını bilsek etkisi uzun sürelerde ortaya çıkan rengin faydalarını veya zararlarını daha iyi etüt edip bize daha iyi gelecek mekanlar kurgulayabiliriz. Renk konusunu biraz farklı şekilde ele alarak ilerlemeyi seçersek, biliyorsunuz ki her an bir seçim yapıyoruz, duvar ve eşya renklerimiz de isabetli bir seçimi hak ettiğine göre vücut çakralarımıza göre hem iyileştirici hem de duygularımızı dengeleyici renkleri belirlemek oldukça doğru bir karar olacaktır. İnanın bu da tecrübeyle sabit. Hem kendi hayatımdan hem de müşterilerimin hatta binalarını tasarladığım kurumsal firmaların çalışanlarından geri dönüşlerle kanıtlanmış şekilde.
Yıllar önce evini yaptığım yeni evli bir çiftin yatak odasına kırmızı bir unsur eklemek istediğimde kadın müşterim kırmızıdan nefret ettiğini ve asla kullanmak istemediğini dile getirmişti. Sevgili annesi ise daha kadim bilgilere sahip birisi olarak benim tarafımdaydı ama yine de ikna edemedik. Dahiyane fikir yine anneden geldi, yatak şiltesinin altına yani karyolanın hemen üstünü kırmızı kumaşla kaplatacaktık,böylece genç müşterim kırmızıyı görmeyecek ancak enerjisini hissedecekti.Bilin bakalım sonra ne oldu ? Ev tamamlandıktan altı ay sonra kırmızıdan nefret eden müşterim sunduğum ilk fikir olan yatak başının geldiği duvarın jakarlı ve kırmızı püsküllerden oluşmasını ve arkasından süzülecek gizli ışıkları istiyordu.
Alt karnımız yani bağırsaklarımızın bulunduğu bölümü destekleyen renk ise hareketli ve canlı bir renk; Turuncu. Bağırsaklarımız aynı zamanda yaratıcılığımızın harekete geçtiği yer olarak biliniyor. Yani eğer yaratıcı bir şeyler üretmemizin beklendiği bir ortam varsa atölye, ajans veya evimizin oturma odasında takı tasarlıyorsak turuncu ve tonları tam da yaratıcılığımızı destekleyecek ve üretimimizi arttıracaktır. Dikkat !... Zaten hareketli olan çocuğunuzun odasında kullanmayı tavsiye etmem, çünkü kendi içinde hareket eden bu renk onu daha da canlandırıp sıraların üstünde dolaşan bir çocuk haline getirebilir.
Mide çakramızın rengi ise sarı hatta midemize iyi gelen yiyeceklerin renginin de sarı olması tesadüf değil, zencefil, limon veya boza ve leblebi gibi.Bu bilgiden yola çıkarsak içgüdüsel olarak da anneannelerimiz tarafından bolca rağbet görmüş bir mutfak ve yemek salonu rengidir sarı ve tonları ama perdede olsun ama masa örtüsünde ama sofra takımlarımızda, güneş gibi içimizi açar,iştahımızı arttırır,hazmımızı kolaylaştırır.Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim her rengin negatif özellikleri de vardır ama tabii başka bir yazı konusudur.
Biraz daha yukarı çıkalım vee geldik akciğerlerimize hatta kalp çakramıza, sevgi, anlayış, nefes alıp verme ve dinginlikle bağdaşan rengimiz yeşil ve yeşilin sakin tonları olmalı eğer çokça vakit geçireceğimiz bir alansa mesela salon veya antre veya çok katılımlı bir toplantı odası.Akciğerlerse önemli olan sanatoryumların ağaçların yeşiliyle çevrili olması boşuna değildir.
Gelelim Boğaz çakramıza ki ifadenin gücüdür ve bizi çok farklı noktalara taşır söylediğimiz her şey veya söylemediğimiz şeylerdir bizi hasta edebilen. Tiroid bezimizin de mavi bir kelebek gibi çırpındığı bir noktadır ve işte bu yüzden de renklerin en güzeli, en ifadesi kuvvetli ve tonu diğer tüm renklerden fazla olan mavidir bu çakranın rengi hatta turkuaz da diyebiliriz. Konuşmakta güçlük çeken, içe kapanık bir çocuğun odası mavi olabilir, konuşarak kendimizi ifade edebileceğimiz bir yer mesela bir psikoloğun odası, salonumuzun fiskos köşesi, hatta tüm okul sınıfları çocuklarımız kendilerini daha iyi ifade etsinler diye.
Okumaktan yorulmadıysanız alnımıza yani üçüncü gözümüze geldi sıra, yani derin düşüncenin gücü güzel bir safir laciverti hayal edin şimdiden zihnimizi derinleştirmiyor mu? Düşünme becerimizi yoğunlaştırmamız gereken yerler; çalışma odası, kütüphane, salonun bir bölümü, üniversite sınavlarına hazırlanan veya tıp okuyan gencin odası neden bu renk olmasın? Banyoda derin derin düşünmeyi sevenlerin da banyosunun seramikleri veya duvar kâğıdı lacivert tonlarında kurgulanabilir.
Nihayet tepe çakramıza geldi sıra, renklerin en asili ve karmaşık olanı desek hiç de yanlış olmaz bu çakramızın rengine yani ruhsal yükselmeyi ve zihinsel yaratıcılığı simgeleyen mor rengi. Kimi çok sever kimi nefret eder mordan. Birazcık şizofrenik bir renk gibi geliyor bana; deli ile dahinin aynı noktada buluşması gibi, dekorasyonda kullanımı oldukça marifet isteyen bir renk, kendi yaptığım mekanlarda leke olarak kullanmayı tercih ettiğim bir renk, mesela pullu bir kırlent veya kadife bir perde fonu olabilir, çocuklar için tasarladığım sosyal bir tesisin pleksi merdiven ve asma kat trabzanlarında diğer tüm renklerle beraber kullanmıştım yani sevgili çocuklar için renk tayfının tüm renklerini hem de ışık geçirgen pleksi ile kullanmak ve onların oyuncu hayatını renklerin tüm güzel enerjisiyle donatmak, uyguladığım en güzel fikir diye düşünmüşümdür hep.
Sonuç olarak tüm binalarınızı, duvarlarınızı ve kanepelerinizi sıkıcı, ciddi ve konservatif bir renk olan gri ile kaplamaktan vazgeçin derim ve rengarenk bir dünyanın kapılarını aralayın; ve gözlemleyin renkli bir tasarım hayatınızda ne gibi değişikliklere yol açacak.
Mimar Ayşegül SUNER